Ayasofya’nın dört minaresi, Osmanlı döneminde yapıya eklenerek onu bir cami kimliğine kavuşturan önemli mimari unsurlardır. Minarelerden ilk ikisi Fatih Sultan Mehmet ve II. Bayezid dönemlerinde inşa edilmişken, Mimar Sinan tarafından eklenen diğer iki minare, hem yapısal güçlendirme hem de estetik uyum açısından büyük önem taşır.

Mimar Sinan, Ayasofya’nın devasa kubbesini desteklemek için yaptığı mühendislik hesaplamalarıyla, minareleri stratejik bir şekilde yerleştirerek yapının dayanıklılığını artırmıştır. Sinan’ın bu dokunuşu, Ayasofya’yı yalnızca bir ibadet mekânı olarak değil, aynı zamanda Osmanlı mimarlık dehasının ve mühendislik başarısının bir simgesi haline getirmiştir. Bu minareler, hem Sinan’ın mimari zekâsını hem de Ayasofya’nın Osmanlı dönemi boyunca sahip olduğu manevi ve kültürel önemi gözler önüne sermektedir